Yunus Arpacı
@yunusarpc
" İncitme! İncittiğin, Yerden, İncinirsin. "
Вірші
YANLIZLIK
Yalnızım diyordu tanıdığım insanlar, Yalnızlıklarını anlatıyorlardı çeşit çeşit, Asırlardır aşkı arayıp durmamız gibi, Yalnızlık;  Binmeye  çalıştığımız,rüyamsı atlıydı, Ruhtaki derin bir sancıydı. Yalnız olmamak, kalabalık olmak sanıyorlardı Çift kişilik, çoklu kalabalıklar yaratıyorlar, Kendi gerçeklerinden kaçıyorlardı Yalnızlık bir arayıştı, Bazen sevgili aradığını sanmaktı Bazen  eşe, dosta, masum çocuğa sığınmaktı Bazen eşyalara tutunmaya çalışmaktı, Hayatımızdan başrolleri; Analar babalar, eşler ,çocuklar sevgililer kapsasa'da İçimizdeki ben, her şeye yabancıydı, Yalnızlık, ruhtaki derin bir sancıydı, Tek başınalık bir oyundu yaşam, İnsanın bunu yadsımasıydı, Suçu kendi dışında aramasıydı, Yalnızlık ruhtaki derin bir sancıydı…
3
0
725
ÖTEKİ
Hava yeni kararmaya başlamıştı. Sessizdi sokak. Hızlı adımlarla yürüyordu. Bir  acı oturmuştu yüreğine. Kafasının içi karmakarışık ruhu allak bullaktı. Olanları o yana çeviriyor  bu yana çeviriyor bir kefeye koyamıyordu. -Nerede hata yaptım dedi kendi kendine. Adımlarını daha da hızlı atıyordu şimdi. Yoldan öfkesini çıkarmak istiyor gibi daha da sertti ayak vuruşları. -Hayatımda her şey ters gidiyor dedi yeniden. Ne olur Allah’ım bir şeyimde düzgün gitse. Bir hışırdı duydu irkildi sağına soluna baktı. Kimseyi göremedi. -Nerede hata yaptım dedi yeniden. Kafasının içinde sadece bu soru vardı ve defalarca kendine aynı soruyu soruyordu, her sorduğunda boşluk daha da genişliyordu. -Nerede  hata yaptım? -Sus biraz dedi. İrkildi bir an. -Susmak mı? Kim söyledi bunu bana diye hayıflandı. -Sus biraz, sus ve dinle. -Ben mi dedi daha şaşırarak. -İkimizden başka kimse yok beni dinle. -Sen suçlusun,kendini acınılması gereken kişi gibi gösterme dedi. -Suçlu değilim dedi baskın bir tonla. -Suçu kabul etmek bir erdemdir Zafer. Suçluydun. -Değildim, hayır hayır, değildim. Diye ısrar etti. -Dün arkadaşlarına bilerek isteyerek yalan söylemedin mi sen. -Evet ama, onların iyiliği içindi. -Hayır ,öyle  değil. -Değil inan, kendimin ne çıkarı olacak ki. Ben onların iyiliğini istemiştim. -İstemedin Zafer. -kesinlikle kabul etmiyorum,  kötü biri değilim.İyiliklerini istedim. -kötü biri değilsin elbet ama her insan gibi ego sahibi birisin Zafer.Şimdi düne gidelim  olanları hatırlayalım ne dersin. Akşam arkadaşlarınla buluşmuştun her zaman buluştuğunuz yerde. Martıları izlemiştiniz üçünüz çaylarınızı içerken. Seval daha önce seninle konuşmuştu.Mehmet’le aralarındaki sorundan bahsetmişti,Mehmet’i yanlış anladığına sadece senin ikna edebileceğini bildiğinden yapmıştı bunu. Ne demişti Seval sana” yardım eder misin? Zafer” Hiç düşünmeden  “ederim” demiştin. Ne olduğunu anlamadan dinlemeden kabul etmiştin. -Öyle yapmıştım. -Seval  sana;” Zafer, senin benim için Mehmet’le konuşmanı istiyorum.O bazı konularda beni yanlış anladı. Lütfen böyle böyle olduğunu söyle… kafasında kurmasın. Demişti. -Hıı Hııı … -Sonra Mehmet’i sahile çağırdın, ona Seval’in söylediklerinin hiç birini söylemedin tamamen farklı  şeyler anlattın,Sonuçta Seval İle Mehmet kavga ettiler, bir süre sonra konuyu yüz yüze konuşup gerçeği dile getirecekler, o zaman senin durumun ne olacak. İkisinin de yüzlerine bakabilecek misin? -Hayır öyle değil. Kötülük olsun diye değildi. Ben sadece öyle söylersem  daha iyi olur diye düşündümdü. -Bak hale kendine yalan söylüyorsun.Herkesi kandırabilirsen ama sendeki seni asla. Bana söyletme sen itiraf et istiyorum ben. -Tamam ya, tamam. Üzerime gelme artık. Evet mutlu insanlar sinirimi bozuyorlar, mutsuz olsunlar istedim. Seval bana, Mehmet’ten ben para saklamadım, o paranın bende bulunması tamamen iş yeri ile ilgili, bana inanmıyor , ne olur işyerinin parası olduğunu onu ikna et demişti. Ben Mehmet’e dedim ki; Seval’in gizli hesabı var, benim dediğimi deme sakın” dedim. Ne yapayım mutlu insanlar beni gıcık ediyorlar, onları mutlu görmek istemiyorum, ben mutsuzken herkes mutsuz olsun istiyorum, o zaman acım diniyor sanki. -Başka başka? -Neeee? Öfkelendirmesene beni. Git başımdan. Defol. -başkaa dedim?? -Ne duymayı bekliyorsun? Arkadaşlarıma karşı samimi olmadığımı, içimin fitne fücur olduğunu mu? İki yüzlü olduğu mu? Vicdanımın körelmekte olduğunu mu? Sevginin ne demek olduğunu bilmediği mi? İçimdeki dipsiz karanlık kuyunun beni nasıl kasıp kavurduğunu mu? Neyi duymayı istiyorsun söyleee? -Farkına var istiyorum Zafer.  Samimiyetsizlik sevgiyi bilmemekten doğar. Sevgiyi bil istiyorum. Sevgiyi bilebilmen için ilkönce onu bilmediğinin farkına varman , kabul etmen gerekir. Sevgiyi bilmediğini kabul edersen, iyileşmen başlar.Onun çıkarsız yalın hali ile tanışırsan bir daha o seni bırakmaz. Sadece bir kere tanışmaya bakar her şey. -Tanıştır o zaman? Ne duruyorsun. Bu yenir mi içilir mi? Vucudun neresinde duyulur, herkes sevgi söz konusu olunca kalbini tutar, niye benim kalbim kaskatı? Anlat öğrenmeyi istiyorum gerçekten -Ben anlatamam zafer? Sen bulacaksın onu.Allayıp bulayıp medyada satılanla karıştırma sakın. Bulmak için özüne dön. Özün sevginin kendisidir.Her varlık bu özden beslenir. En kötülerde en iyilerde.   -Kötüyüm öylemi? -Ben böyle yargılarda bulunmam, yaftaları insan kendi kendine yapıştırır.   Yanından hızla geçen bir arabanın sesi ile irkildi, titredi. Sağına soluna bakındı.Deliriyorum herhalde diye düşündü.Artık kendi kendime konuşur oldum. Adımlarını daha da hızlandırdı evine az kalmıştı. ******** Zili çaldı. Açan annesiydi. Yüzünü buruşturdu , Sessizce çekildi kenara  kadın. Zafer geçip oturdu. -Anne, ben çocukken kötü müydüm? Cevap vermek istemedi kadın. Pencereye yöneldi perdeyi araladı, -Bu gün hava ne kadar berrak. Yıldızlar altın gibi parlıyor, Ay ise elimle tutacak kadar yakın. -Anne bir soru sordum? Kadın pencereden ayrılmadan, -Aşağıdaki erik ağacı  geçen gün çıkan rüzgarla açtığı çiçeklerin hepsini döktü, bu yıl erik olmaz artık. -Anne anne neden soruma cevap vermiyorsun. Bana ne yıldızlardan eriklerden, ne olur bana yardım et anne. Bana anlatsana biraz beni. Ben çocukken kötü müydüm? Gelip karşısındaki koltuğa oturdu kadın. Uzun uzun baktı oğlunun gözlerine. -Çok yıldım. Ne desem suç sayarsın. Ana demez ata demez terslersin.Senin tarafından kırıla kırıla kalbimin tutar yeri kalmadı oğlum. Sen kötü müsün? Bilmem ben.Sen kendi hükmünü kendin ver.Anaya insan ben kötü müyüm diye sorar mı oğul.  Evladın her kötülüğüne  iyi bir mazeret bulur analar. Bu sorunun cevabı bende değil, senin kendi içinde,kendine sor. Kadın kalkıp mutfağa geçti. Evde hava ağırdı. Sessiz sözler konuşurdu evin her yanında. Gizli şahitlerdi eşyalar.Utandı ilk kez. Terledi bir an. Gözleri duvarda asılı olan deniz tablosuna bakıyordu, azgın dalgalarla ruhunu özleştirdi. Benim o dalgalar, dolu dizgin kontrolsuz. “Ben kötü müyüm?” diye kendine sordu yeniden. Bir süre bekledi sessizce, ne demişti öteki, “sus ve dinle” Annesi çoktan uyumuştu o ise aynı yerde oturdu saatlerce, kendini dinlemeye çalıştı. Hiç ses gelmiyordu  kendinden. Sadece boşluk ve büyük bir sessizlik hakimdi dünyasına. Öteki yoktu ortalarda, onu da bir sessizlik kaplamıştı.
3
5
662